“Gelecek; Teknoloji ve Dijital Dönüşüm kavramları üzerine kuruluyor”
Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürümüz Gülşah Sungur’un, Yazar Dr. Haluk Gökşen’le yaptığı röportajı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
GS: Merhaba Haluk Bey, öncelikle davetimizi kırmayıp röportajımıza katıldığınız için çok teşekkür ederim. Sizi tanıyarak başlayalım isterseniz, kendinizden biraz bahseder misiniz?
HG: Nazik davetiniz için teşekkür ederim Gülşah Hanım. Ankara Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezuniyetimin ardından MBA ve İşletme Doktora eğitimimi tamamladım. Telekomünikasyon sektöründe Akıllı Çözümler ve IOT saha çözümleri alanında görev yapmaktayım. Aynı zamanda Dijital Dönüşüm kavramı üzerine akademik çalışmalar yürütmekteyim. Ayrıca Türkiye Bilişim Derneği yayınlarından çıkan ve Sn. Alper Gerçek ile beraber kaleme aldığımız “Kobiler İçin Dijital Dönüşüm Rehberi” isimli kitabımız ile dijital dönüşüm yolunda firmalara yol göstermeyi amaçlamaktayız
GS: Dijital dönüşüm ile birlikte teknolojinin yıkıcı etkisini konuşuyoruz. Aslında bu kavramların önemi yakın geçmişte vurgulanırken bir anda pandemi ile birlikte bu kavramların vazgeçilmezliğini gördük ve trend yapıcı etkiye döndü. Sizce bu durum Türkiye’de ve dünyada dijitalleşme hızını arttıracak mı?
HG: Kesinlikle evet. Belirttiğiniz üzere özellikle pandemi öncesi dijital dönüşüm ve teknoloji kavramı kısmen bir tehdit olarak algılanıyordu. Ancak yaşadığımız pandemi sonrasında aslında bu teknolojilerin çalışma hayatımızda, eğitimde ve üretim süreçlerinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun farkına vardık. Aslında yaklaşık on senedir adım adım gelen bir süreç ile özellikle pandemi ile inanılmaz bir hızla yüzleşmek durumunda kaldık. Yakın geçmişte bu trendlerin farkında olan ve iş süreçlerini dijitalleşme yolunda dijital teknolojilere adapte edebilen şirketler pandeminin olumsuz etkilerinden nispeten daha az etkilendiler. Bu nedenle şirketlerin ajandasında artık dijital dönüşüm ilk sırada yer almaktadır.
GS: Dijital dönüşüm kavramı içerisinde yapay zeka, otonom araçlar ve akıllı fabrikalar hayatımıza girmeye başladı. Böyle bir dönemde bir diğer yandan da hala iş yapma şeklimiz manuel yürütmenin hantallığından kurtulmuş değil. Aradaki uçurumun kapanması için sizce öncelikle hangi adımları izlememiz gerekiyor?
HG: Evet baktığımızda gerçekten bahsettiğiniz teknolojiler hayatımızı ve iş yapış şekillerimizi derinden etkiliyor. Bu noktada aslında teknolojinin edinimi ve uygulanması noktasında yaşanabilecek problemlerin firmalar ve hatta ülkeler arasındaki uçurumu artırma riski çok yüksek. Bu çetin rekabette geriye düşmemek adına öncelikle söz konusu teknolojik yatırıma en uygun ve en ihtiyaç duyulan alanı belirlemek gerekiyor. Aksi takdirde çok verim alınamayan bir iş alanına yapılacak hatalı bir yatırımın sonuçları oldukça ağır olacaktır. Bir diğer önemli husus ise insan kaynağının bu teknolojik dönüşüme uyum sağlama yeteneğidir. Bildiğimiz üzere değişim her zaman belli bir direnci de beraberinde getirir. Bu noktada söz konusu değişimin gerekliliği ve faydalarının çalışanlar ile açık bir şekilde paylaşılması ve belirli bir hedefe birlikte odaklanılması bu süreçte başarıyı da beraberinde getirecektir.
GS: Dijitalleşme aslında uzun soluklu diyebileceğimiz bir süreç. Firmaların bu yolda başarıyla ilerlemeleri için bu sürecin matematiğini sizden dinleyebilir miyiz?
HG: Dijitalleşmenin uzun soluklu bir süreç olması aslında firmaların bir strateji kapsamında bu konuyu ele almaları gerekliliğini gözler önüne seriyor. Tabi öncelikle bu vizyonu ortaya koyacak ve her anlamda destek olacak bir yönetim gücü gerekiyor. Ortaya konabilecek bir dijital dönüşüm stratejisi, bu sürecin daha güçlü ilerlemesi yolunda atılacak ilk adımdır. Ardından firmanın dijital durumunu ortaya koyan bir analiz yapılarak dijitalleşme yolunda mevcut konumun ve potansiyel yatırım alanlarının belirlenmesi faydalı olacaktır. Yapılacak bu analiz neticesinde oluşturulacak yol haritası ile belirlenen dönüşüm yatırımlarının takvimlenmesi sağlanabilir.
Diğer önemli bir husus ise pilot uygulamadır. Dijital dönüşüm projeleri öncelikle bir pilot uygulama ile başlaması ileride oluşabilecek hatalara karşı önceden önlem alınmasını sağlayacaktır.
GS: Ülkemizdeki şirketlerin büyük bir çoğunluğunu kobi firmaları oluşturuyor. Bu şirketlerin dijital dönüşüme bakış açısı nasıl?
HG: Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki pandemi sonrası dönemde bütün dünyada dijitalleşmenin öneminin farkına varıldı. Elbette ülkemizde de bu farkındalık ciddi olarak arttı. Ancak kobilerin dijital dönüşümü noktasında birkaç noktayı vurgulamak yerinde olacaktır. Öncelikle dijital dönüşümün neden gerekli olduğunun firmaca benimsenmesi gerekmektedir. Böylece dönüşüm projelerinin belirlenmesi ve uygulanma süreci anlamlı, aynı zamanda destekli olacaktır. Biraz önce de ifade ettiğim üzere doğru iş alanlarının belirlenmesi ve yatırım yapılması kritik öneme sahiptir. Bu noktada verilecek devlet destekleri yatırımların hızlanması noktasında itici bir güç olacaktır.
GS: Katılımınız için çok teşekkür ediyorum Haluk Bey. Dijital Dönüşüm artık çok daha yüksek sesle konuşuyoruz ve sanıyorum uzun bir süre daha dijital dönüşüm kavramını konuşacağız. Son olarak eklemek istedikleriniz?
HG: Dijital dönüşüm ve teknoloji kavramını uzun bir süre daha konuşacağız, tartışacağız ve uygulayacağız. 2020 yılının en değerli markalar listesinde ilk on firmanın altısının teknoloji firması olması aslında teknolojinin dünyada nasıl bir trend haline geldiğini gösteriyor. Dolayısıyla geleceğin teknoloji ve dijital dönüşüm kavramları üzerine kurulacağını söylemek sanırım yanlış olmaz. Teşekkürler.